Sinema

Bu bölümümüzde sinemalarda boy gösterecek yeni filmler hakkında bilgilere ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye’de

Zeki Alasya’ya Derya Baykal, Şahap Sayılgan, Yeliz Yeşilmen, Ayla Algan, Sezai Altekin, Bahadır Tokmak ve Ali Uyandıran eşlik etti. Filmde, ayrıca 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yanı sıra Deniz Arman, Aykut Oray, Aziz Üstel ve Cenk-Erdem gibi isimler de konuk oyuncu olarak yer aldı.

Çankaya Köşkü’nün ana giriş kapısı önünde başlayan filmin, iç mekan çekimleri Başbakanlık Binası’nda yapıldı.

Filmin kısaca öyküsü şöyle:
Bir gün siyasetin yüksek temposundan yorulan ve kısa bir süreliğine de olsa soluk almak amacıyla gizlice firar eden Cumhurbaşkanı (Zeki Alasya) halkın arasına karışır. ‘First Lady’ (Derya Baykal) ve Cumhurbaşkanından oluşan bu ‘VIP’ firar ekibine, Ankara sınırlarından çıkmak üzereyken beklenmedik bir başka firari daha katılır, hayat kadını Buse (Yeliz Yeşilmen). Ankara sınırlarında başlayan tuhaflıklar silsilesi cumhurbaşkanı ve eşinin zorunlu olarak konaklayacakları küçük bir balıkçı köyünde ise bambaşka bir atmosfere dönüşür ve cumhurbaşkanı artık öteki Türkiye’de konuktur.

Yanlış Zaman Yolcuları

Yönetmenliğini Aren Perdeci’nin yaptığı filmde Murat Onur, Canan Cemali, Sinem Tuncer ve İlker Uysaler baş rolleri paylaşıyor.

Dram türündeki filmin konusu kısaca şöyle:
Genç bir yazar olan Mahir, yeni kitabı üzerinde çalışmaktadır. Fakat hayatında meydana gelen önemli bir olay onu yazmaktan uzaklaştırır. Hayatı tam bir kabusa dönüşür. Çocukluğunun tüm anıları gözünde canlanır. Onu tek başına büyütmüş zarif ama güçlü annesi, sıcak komşuluk ilişkileri, karşı dairede yaşayan evin bakıcısı neşeli matmazel Sona, yazar Sermet Bey ve onun genç ve güzel kızı Aslı… Mahir daha çocukken kendinden on yaş büyük olan Aslı’ya aşık olmuş, onun tüm gizli oyunlarının içine girmiş ve ona büyük bir tutkuyla bağlanmıştır. Geçmişin o renkli ve neşeli günleri şimdiki hayatının karanlığında Mahir’e bir sığınak olmuş, ilk aşkı Aslı onun için bir saplantıya dönüşmüştür. Mahir’in bu zor günlerinde, karşı evin artık yaşlı bakıcısı Sona bile ona yardım edemez. Fakat yayınevi Mahir’e yeni kitabını bitirmesi için baskı yapmaktadır. Ona bir hafta süre tanırlar. Kitap teslim edilmediğinde geçmişinin tüm izlerini taşıyan evine haciz konulacaktır. Sona, bu kısa sürede ona yazmasını hızlandıracak bir sekreter bulmayı önerir. Mahir’in bunu kabul etmekten başka şansı yoktur. Gelen genç ve güzel sekreterle (Sinem) Mahir çalışmaya başlar. Romanının baş kahramanı bellidir: Aslı. Aslı’nın romandaki sevgilisi de Mahir’den başkası değildir. Mahir bu romanla kendini Aslı’yla yaşıt hayal etmiş ve gerçek hayatında gerçekleştiremediği bu düşü romanında canlandırma fırsatı bulmuştur. Bu roman geçmişinden izler taşımalıydı. Olaylar artık onun istediği gibi gelişebilir, karakterler onun istediği gibi hareket edebilirdi. Mahir’in romana başlamasıyla biz de bu masalsı yolculuğa yazarla beraber çıkarız. Mahir roman ilerledikçe uzun süredir sadece kendine sakaladığı geçmişini, Aslı’yı Sinem ile paylaşır. Artık yazarla beraber hem geçmişi hem romanı hem de şimdisi arasında ilginç keşfe çıkarız, ta ki Sinem geçmişin karanlık sorularına cevap arayana dek.

Kaza Kurşunu

Yönetmenliğini Judd Apatow’ un yaptığı filmin kısaca konusu şöyle;

Allison Scott (Katherine Heigl) hayatını dolu dolu yaşayan 24 yaşında bir magazin gazetecisidir. Ancak aşırı alkollü olduğu bir gece Ben Stone adlı (Seth Rogen) sorumsuz ruhlu bir gençle yaşadığı bir gecelik ilişki istenmeyen hamilelik sonucunu getirince hayatı raydan çıkar. Bebeğini tek başına büyütmek ile babasını daha iyi tanımak ikilemiyle yüz yüze kalan Allison, biraz aptalca gibi gözükse de genç adama bir şans vermeye karar verir. Ama Ben için durum hiç de kolay değildir.

Goya’nın Hayaletleri

Natalie Portman, Randy Quaid, Javier Bardem, Stellan Skarsgard, Randy Quaid, Blanca Portillo, Michael Londsdale, Jose Luis Gomez, Mabel Rivera ile Craig Stevenson’ın rol aldığı film, Goya’nın ilham perisi olarak kabul ettiği Ines’in engizisyon mahkemesi tarafından suçlanması nedeniyle onu kurtarmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor. Filmin öyküsü kısaca şöyle…

1792 İspanya… Katolik Kilisesi’nin en güçlü olduğu dönem. François Goya (Stellan Skarsgrad), ülkenin en ünlü ressamıdır. Goya’nın genç ve güzel ilham perisi Ines’in (Natalie Portman) engizisyon mahkemesinin arkasındaki güçlü bir rahip tarafından, toplumsal değerlere aykırı davranış ile suçlanması ülkede büyük bir skandal yaratır.

Güzel model Ines haksız yere mahkum edilip işkence görünce, Goya’nın eski dostu rahip Lorenzo (Javier Bardem) ile olan dostluğu sınanır. Goya, Lorenzo’ya, Ines’in hayatının bağışlanması için yalvarır. Fakat Lorenzo gücün peşindedir ve engizisyonun arkasındaki asıl güçlerin başıdır. Ines hapse atılır, işkence görür ve ölüme terk edilir.

20 yıla yakın bir süre geçer. Goya, yaratıcılığının doruğuna ulaşmıştır ama artık sağırdır ve akıl sağlığı yerinde değildir. Goya, Ines ve Lorenzo tekrar bir araya gelir ve yıllarca saklanan sırlar ortaya çıkar.

En Uzun Gece

Yönetmen Joshua Sternfeld’in bu etkileyici ilk filminde, ödüllü TV yıldızları Anthony LaPaglia ve Allison Janey başrolleri paylaşıyor.

Yetenekli bir bahçıvan olan Jim Winters, karısının ölümünün ardından sessiz ve sakin bir hayatı tercih eder. Fakat ailesi, bu sessiz ve sakin yaşamdan oldukça uzaktır. Büyük oğlu Gabe, kız arkadaşı ile bir gelecek kurmaktansa Florida’ya kaçmayı planlamaktadır. Kardeşi Pete ise öfke ve hayal kırıklıkları ile dolu olan iç dünyasına kapanmıştır. Jim, oğullarının yapmak üzere oldukları bu yanlış seçimleri acı içinde izlemektedir. Ancak yeni komşusu Molly ile tanışınca hem kendi hayatı, hem de ailesinin hayatına farklı bir gözle bakmaya başlayacaktır.

“En Uzun Gece”, arkadaşlığa, aileye ve onları bir arada tutan güce dair bir dram…

Av Partisi

Savaş muhabiri Simon Hunt (Richard Gere) ile kameraman Duck (Terrence Howard), Bosna’dan Irak’a, Somali’den El Salvador’a kadar dünyanın en tehlikeli savaş bölgelerinde görev almışlardır. Mermilerden sakınmaya çabalarken en doğru haberlere imza atmış, çok sayıda gazetecilik ödülü kazanmışlardır. Bir Bosna köyünde görev yaptıkları o müthiş günde her şey bir anda değişir. Ulusal televizyondaki bir canlı yayın sırasında Simon’ın çöküşü başlar. Simon’ın yüksek profilli kariyeri sona ererken Duck’ın yükselişi devam eder ve ikisinin yolları ayrılır.

Aradan 5 yıl geçer ve savaşın bitiminin beşinci yıl dönümü kutlamalarına katılmak üzere Duck yeniden Saraybosna’ya döner. Yanında genç gazeteci Benjamin de (Jesse Eisenberg) vardır. Simon adeta geçmişten gelen bir hayalet gibi çok özel bir fikirle boy gösterir. Dünyanın en çok aranan savaş suçlusu Fox’un nerede saklandığını bildiğine Duck’ı ikna etmeyi başarır. Yüzeysel bilgilerle donanmış olan Simon, Duck ve Benjamin, kendilerini derin düşmanlık dolu bölgelere götürecek karanlık ve tehlikeli bir misyona odaklanacaklardır.Karşılarında hayatlarının en büyük hedefi vardır ama haberi yapacak kadar yaşayabilecekler midir?

Yorum Yaz