Keşfedilmeye Hazır Albüm “Meanings”

Şebokolik Dergi olarak 3.sayımızdaki yeniliklerden birisi de, bir albüm incelemesini bizzat albümü hazırlayan müzisyenlerden alarak oluşturduğumuz bu sayfa.Sayfada öncelikle grubun ağzından albümün özelliklerini daha sonra da tek tek şarkılar hakkında grubun kendi fikirlerini öğrenebilirsiniz. Let it Flow Grubuna öncelikle böyle güzel bir albüm için daha sonra da bizi kırmadıkları için teşekkürler..

MEANINGS

“Meanings” için, yani Türkçesi ile “anlamlar”, hayat döngüsünün başından sonuna kadar olan bir dilimde, kafamızı yastığımıza koyduğumuz her gecenin sabahı için bir “anlam” bulma çırpınışı ile hayatlarımızın , bu dönemine kadar olan yaşadığımız şeylerin ya da yaşayamadığımız şeylerin mütevazi, içten, samimi bir günlüğü gibi diyebiliriz. Bu bağlamda bir çok yoldan geçmiş bir albüm. Meanings’in hazırlık aşaması, ilk albümümüzün yayınlanmasının hemen ardından başlayan bir süreç aslında. Bir kaç şarkının taslaklarının ve diğer şarkıların yazılmasını sağlayan hayata dair izlenimlerin yavaş yavaş oluşmaya başladığı bir süreç. Bu süreç içerisinde, gerek kadromuzda yaşanan değişiklikler sayesinde, gerekse dünyaya olan bakışımızda olan gelişmeler sayesinde Meanings’in şu anki haline gelmesini sağlayan adımları atmış olduk. Bu albüme ne katacağımızı, bu albümde ne anlatacağımızı ve albümün üzerinde durması gereken çizgiyi belirlediğimiz dönem, hayatlarımızın başından şu ana kadar olan dönem diyebiliriz. Yaşadıklarımızı hazmetmeye çalışmamız ve hazmedemediklerimizi tam anlamıyla yaşayamamış olmamızdan ötürü, Meanings için (tüm bu döneme ait) güncel bir albüm de diyebiliriz.
Albümde genel olarak hayatı olumlu ve olumsuz anlamda hayat yapan değerlerden ve anlamlardan bahsetmeye çalıştık. Her şeyin anlamını yitirmesinin bizlere ve gözlemlediğimiz kadarıyla insanoğluna olan etkilerinden doğan alternatif bir bakış açısıdır Meanings. Olup biteni 2 boyutlu zeminde, 3 boyutlu gözlemleyip, 4. boyutuyla da incelemeye çalışan bir albümdür. İlk albümümüzden farkı da, bazı şeylerin ne halde olduğunu değil, nasıl olması gerektiğini sorgulamasıdır. Bunu da fikirlerle değil, hissiyatla ve duygularla ortaya koymaya çalışmasıdır. Çünkü fikirlerin veya düşüncelerin bile anlamsızlaştırıldığı günümüzde, duyguların kıymeti daha bir ön plana çıkmakta ve insanlar birbirlerini günlük hayatta buna göre yargılamaktadırlar. Biz de tüm bu olup biten anlam karmaşasından belki de bir şekilde sıyrılmak, yükümüzü hafifletmek için sizlerle hissettiklerimizi bu yoldan paylaşmak istedik ve bu tehlikeli durumun sonucu da “Meanings” oldu.

Şarkıları sırasıyla tanıtmak gerekirse;

*Grey Man
*Frail Wings
*The Aftermath
*Sitting on the Quay
*Nothing
*Notions
*Walking through the Sun
*Faces,
*My Blackest Loss
*Strange Blue
*Dirge… Still
*Sitting on the Quay (Orchestral)
*The Cycle

 

Grey Man: Hayatın tüm rutin, otomatikleştirilmiş akışı içerisinde, insanların kendilerinden ne denli uzaklaştıkları ve ne denli özlerinden koptuklarını, hayatlarını maddiyatın üstüne ne kadar acımasızca kurduklarını ve bunu yaparken de, maneviyatı hiçe saymayı nasıl da göze aldıklarını, herşeyin farkında olan ve durumdan son derece rahatsız olmuş, bu yüzden de kendini tüm kalabalığın içinde yalnız hisseden bir adamın gözünden aktarılıyor.

Frail Wings: Kırık dökük bir aşk hikayesini anlatan bu şarkı, kadın hassasiyeti üzerine kurulmuş ve bu konu bir kadının bakış açısından işlenmiştir. Arada erkeğin haykırışlarına tanık olunsa da, aslında iki tarafın aynı kırgınlığı taşıdığının altı çizilmektedir. Kimin haklı olduğu dinleyicinin olayı yorumlamasına bağlı.

The Aftermath: İnsanlık tarihinin en büyük ayıbı ve belki de insanoğlunun en büyük kusuru olan, “bir insanın, kendinden olmayanı hazmedememesi ve yoketmeyi kendine hak sayması”nı, savaşlar ve terör saldırıları çerçevesinden ele alan enstrümantal bir parçadır. Bu parçada, savaşın korkunç yüzü ve terörün kalleşliği irdelenerek, herşeye rağmen filizlenebilecek tertemiz umutların bulunduğu ve insanoğlunun varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan tek şeyin barış ve hoşgörü olduğunun altı çizilmektedir.

Sitting on the Quay: Bazen bir anı, bazen tek bir görüntü, belki de bir koku, bir anlığına uzaklara dalıp gitmemize, düşüncelere dalmamıza yeterlidir. O an ne kadar kısa sürse de, aklımıza getirdikleri bir o kadar derin ve soylu şeylerdir kendi adımıza. Hayaller, umutlar ve planlar.. Bu şarkı tüm bunlardan ilham almaktadır.

Nothing: Bitmiş bir ilişkinin ardından her insanın içinde taşıdığı hayal kırıklığını ve vazgeçmişliği anlatan bir şarkıdır. Hiç bir şeye tahammül edilemeyen o incecik sınırda yürüyen ve hatıralarını sorgulayan bir adamın kendi ağzından hikayesinin anlatıldığı, buruk bir 3,5 dakika..

Notions: Kavramların hayatımızda ne denli etkili olduğu ve bu sayede kendimizi hangi kalıplara soktuğumuzu inceleyen, bunların bizim için anlamının ne olduğunu sorgulayan bir şarkı. Bu şarkıda hayatın olumlu ve olumsuz yönlerinin dikkate alınıp, aranan cevapların, herkesin kendi değerlerinin ışığında ortaya çıkacağından bahsedilmektedir.

Walking Through the Sun: Yüzümüzü çevirmeye pek meraklı olduğumuz batının tam tersi istikamete bir yolculuk olan bu şarkı, güneşin bile doğacağı yeri ne kadar doğru seçtiğini işaret etmektedir. Üzerinde en zengin kültürleri, en değerli medeniyetleri ağırlamış olan Asya’ya bir saygı duruşudur.

Faces: Kimi zaman dalıp gideriz uzun uzun, kimi zaman da kısacık anlar yaşarız bizi uzaklara götüren. Her ne şekilde olursa olsun, gözümüzün önüne bazı yüzler gelir. Değer verdiğimiz, anlamlı ve erdemli yüzler. Hatırlayıp mutlu olduğumuz, bazen de içimizde bir anlık burukluk yaşamamıza sebep olan yüzler. Kimisi en masum halleriyle geçer gözümüzün önünden, kimisi üzerinde taşıdığı çizgilerle ve kimisi de tatlı bir tebessümle belki. Onları neyiniz olarak tanımlamak isterseniz, sizin için odur onlar. Belki bir dost, belki bir kardeş, belki aileniz, belki sevgiliniz ya da belki sadece sokakta rastladığınız ve tanımadığınız biri. Ama her ne olursa olsun sizin için anlam ifade eden yüzlerdir onlar ve ifade ettikleri anlam kadar da uzaklardır artık size. Belki bir hatıra kadar yakın, ama inadına uzak.

My Blackest Loss: Kimi zaman tek bir kişiye ihtiyaç duyar, içinde bulunduğumuz durumdan bizi elini uzatarak çıkarmasını bekleriz. Daha önceleri bunu hep yapmıştır çünkü. Zaten bu değeri de kendisine bu sayede vermişizdir. Ama her ne olduysa, o kişi yanımızda değildir. Belki çok yakınımızda, belki de hiç ulaşamayacağımız bir yerdedir. Yine de en zor anımızda sıcaklığını hissetmek istediğimiz yegane kişidir. Seslensek te bizi duymamaktadır ya da duymak istememektedir. İşte bu şarkı o insanlara atfedebileceğimiz son şeydir..

Strange Blue: Aşka, sevgiye dair tarif edilemeyen burukluklara, acılara ve bunlara sebep olan herkese ithaf edilmiş bir şarkıdır. Çektiğiniz acının sebebini ve sorumlusunu bildiğiniz halde yine de tarif edememeniz ve size bu tatsızlığı yaşatan kişiye ihtiyaç duymanızı, duygusal iniş çıkışlarla dile getiren bu şarkının üslubu hassas ve kırılgan, ama etkisi sert ve acımasızdır. Tıpkı böyle bir durumda herkesin içten içe hissettiği gibi.

Dirge…Still: Bu parça kaybedilen herşeye ve herkese ithaf edilmiştir.

The Cycle: Yaşamın şaşırtıcı döngüsünü tarif etmeye çalışan enstrümantal bir parçadır. Doğumdan ölüme kadar olan sürecin doğrusal değil, döngüsel olduğunu, hayatın acımasız tarafından inceler.

Dinleyicilerimize;

Bu albümü biz üretmiş olsak ta, sahibi tamamen sizlersiniz.
Hissetmenin ne olduğunu hatırlayan herkese armağanımızdır..

LET IT FLOW

Yorum Yaz